Havadan Sudan
Selam ve sevgiler sunarak başlamak istiyorum bu haftanın yazısına. Geçen haftanın yazısındaki temennileri maalesef geçekleşmedi ve “özel nedenler” dolayısıyla Kasımpaşa Süper Lige yükseldi. Elbette bizim “Süper Lige Merhaba” başlıklı yazı da güme gitti. Bu işe en çok sevinense bizim Halis oldu! Zira kendisinden bahsedeceğime söz vermiştim bu hafta için… Âlem çocuktur bizim Halis. İkinci adresim olan Yukarı Çarşı’da esnaflık yapan bu kardeşimizle yeni tanışmışsanız onu doğuştan kepli zannedebilirsiniz! Benim gibi hafif (!) dökülmüş saçlarından dolayı kep taktığını ve kepine el sürdürmediğini ise onunla biraz daha samimi olduğunuzda anlarsınız. Çocuklar gibi şendir her daim. Yukarı Çarşı tayfasına yeni katıldı ama kendini kabul ettirdi çabucak. Bu yönden de bir nevi şeytan tüyü vardır kardeşimizin. Koyu kıvamlı bir Trabzonspor taraftarı olması da cabasıdır. Ama ne hikmetse gelen geçene elindeki Trabzonspor flamalarını hediye eder durduk yerde… Dedim ya alem çocuktur bizim Halis.
Halis’in bu coşkulu hali bana her nedense canlı konserleri ya da konser kaydı videolarını anımsattı. “Kel” alaka işte!!! Şaka bir yana da geçenlerde TV izlerken ve de TV izlemenin raconundan olan zapping yaparken, şimdi anımsayamadığım bir sanatçının konser görüntülerine rast geldim. Bilindik olmayan (en azından benim için öyle) bir şarkısının nakarat kısmını, konseri dinlemeye gelen konuklara söyletiyordu. Nota bile atlamadan sanatçının bu isteğini yerine getiren konukların enerjisi muhteşemdi tek kelime ile. Bir sanatçı için en güzel şeyin, ortaya koyduğu eserlerin konserlerde bir ağızdan söylenmesi olsa gerek. Aslına bakarsanız “konser kaydı mı?” “stüdyo kaydı mı?” diye sorsalar hiç düşünmeden konser kaydı derim. Zira konser kaydı daha yalansız, daha elle tutulur… Sanatçının büyüğü de konserde belli olur inancındayım. Stüdyodaki binbir türlü ekipmanı kullanarak bir alakargaya bile Pavarotti muamelesi çekebilirsiniz. Ama o çakma Pavarotti’nin foyası ilk canlı konserde ortaya çıkacaktır. Birkaç yıl önceki Seray Sever vakasını anımsayın. Çıplak sesi TV’de bazı şovlara komedi malzemesi olmasına rağmen Seray Sever’in çıkardığı albüm fena sayılmayacak bir satış rakamına ulaşmıştı. En azından bir alakargaya göre iyi rakamlardı bunlar! Albüme para yatırıp yapımcılığını üstlenen şarkıcı Çelik belki de bu yüzden yurtdışına kaçmakta buldu çareyi. Olay unutulduğunda geri dönecek, sabah namazında kabahat işleyip seneler sonra köyüne geri dönen imam gibi… Bilirsiniz; imamın biri, köyde sabah namazı kıldırırken, secdede af buyrun gürültüyle yellenir. Ses çıkarmadan cemaati ve camiyi terk eden imam eve gelip “Hanım toparlan gidiyoruz.” der. “Ben bir kabahat işledim.” Yükte hafif pahada ağır malzemeyi yüklenip kaçarlar köyden. Aradan onsekiz sene geçer. “Hanım,” der imam. “ben köye gidip bir kolaçan edeyim. Bakalım olayı anımsayan birileri var mı?” Az gider uz gider köyün girişinde bir sürü ve o sürünün çobanına rast gelir. “Evlat!” der. “Gel hele. Sana soracaklarım var.” Genç çoban merakla yanaşır bu ihtiyarlamaya yüz tutmuş yabancıya… “Buyur emmi” der. “Evladım, Fincancıların Kör Hasan vardı. N’oldu o?” “Sizlere ömür emmi” diye cevaplar imamı çoban. İmam rahat bir nefes alır. “Peki,” der. “Karahasanların Mustaa ne âlemde?” Çobanın yanıtı aynı olur. İmam kabahat işlediği sabah, namazda olan cemaati tek tek sorup hepsinin ahrete intikal ettiğini öğrendikçe rahatlar. Çobanın zekâsına da hayran kalır. “ Evladım aferin be!” der. “Sen kaç yaşındasın bakayım?” Çoban kısa bir müddet düşündükten sonra yanıtlar: “İmam Efendi sabah namazında yellendiğinde ben altı aylık mışım! Yani şimdi onsekizindeyim!!!” Şarkıcı Çelik de bir süre sonra dönecek elbette yurda, ama Seray Sever faciasını anımsayan bir çoban mutlaka olacak.
Her neyse dostlar. Geçen yüzyılın, belki de yüzyılların en zor şartlar altında kazanılan bağımsızlık savaşının, Ulusal Kurtuluş Savaşımız’ın başlangıcı sayabileceğimiz 19 Mayıs’ı bir kez daha idrak ettiğimiz bu haftada, o dönemle ilgili kitaplar, makaleler okumanızı, belgeseller izlemenizi rica ediyorum. Kendiniz için değilse bile, yozlaştırılan gençliğimize bu vatanın ne badirelerden sonra yaşanılır bir memleket haline getirildiğini anlatabilmemiz için… Yazılarımı internetteki kişisel internet sayfamdan, www.karakayatansel.net.tc adresinden de okuyabilirsiniz.Hoşça kalın, sevgiyle ve sağlıkla kalın…