MUSK’IN
GROK’U BİZİM MANKURTLUĞUMUZ
Sosyal
medyayı kullanıyor musunuz? Abes bir soru oldu kabul ediyorum. Soruyu “Sosyal
medyayı hangi sıklıkta kullanıyorsunuz?” şeklinde yönelteyim. Yapılan
araştırmalar dünyada sosyal medya denen bilgi karmaşasını en yoğun kullanan
insanların bu coğrafyada olduğunu söylüyor. Teknoloji geliştikçe sosyal medya
platformlarına yapay zekâ (AI)
robotları da eklenmeye başladı.
Son günlerin flaş konusu da eski adı
Twitter olan, kamuoyunda tartışmalı
bir figür olan elon musk tarafından
satın alındıktan sonra X adını alan
platformun yapay zekâsı Grok.
Aslında Grok’ta bir numara yok da onun algoritmasına ve çekirdek kodlarına her
nasılsa eklenmiş olan küfürbazlık insanların ilgisini çekti. Bu özelliğin
farkına varan insanımız da üzerine gittikçe daha çok ilgi gösterdi. Olay
siyaset dünyasındaki figürlere gelip dayanınca dünyada ilk ve tek olmak üzere
bir yapay zekâ algoritması mahkemelik oldu ve erişim engeline takıldı. İfrat ve
tefritte uçlarda yaşıyoruz ve biri bir şey yaptığında karşıt görüşteki öbürünün
ondan geri kalmamak adına verdiği tepkiler de aynı sertlikte ve ölçüsüzce
karşılık buluyor. Sosyologların bunu derinlemesine araştırması çok iyi olur
kanaatindeyim.
İyi de elon musk denen bu adam neden
sayısız isim alternatifi varken bu yapay zekaya Grok adını bahşetti acaba?
Haydi bu sıradışı seçimin nedenlerini araştıralım biraz.
Grok kelimesi ilk defa 1961
yılında Robert Heinlein tarafından
kaleme alınan Stranger in a Strange Land
(Yabancı Bir Diyardaki Yabancı) adlı kült romanda karşımıza çıkıyor. Romanda
Heinlein grok kelimesini anlamak fiilinin daha derin bir formu olarak, bir şeyi
derinlemesine kavramak, özdeşleşmek, onunla adeta onunla bir olmak manasında
kullanıyor. Yani sıradan bir anlama faaliyeti değil varlık düzeyinde bir
içselleştirme söz konusu. Yani bir şekilde anladım
değil oldum.
Grok
kelimesi zamanla bilimkurgu dünyasının sınırlarını aşarak teknoloji ve bilişim
dünyasında, özellikle de yazılım geliştiricilerin ve hackerların jargonunda yer
etti. Dönem, 1970’lerdi. Yani yazılım geliştiriciler eğer bir kodu ya da
sistemi “grok etmek”ten bahsediyorsa
bu, o kodu çalıştırmak yerine derinlemesine kavramak demekti.
Elon
Musk’ın kurduğu xAI şirketi yapay zekâ
agoritmasına Grok adını veriken tesadüfi bir seçim yapmadı aslında. Musk,
Heinlein’in eserlerinden fazlasıyla etkilenen bir isim. Dolayısıyla yapay
zekaya bu adı verirken Grok’un sadece bilgi vermesini değil konuyu sezgisel
olarak kavrayıp içselleştirmesini tasvir etmek istemiş olmalı. Yani Grok sadece
sorulan sorulara cevap veren değil adeta düşünen ve hatta hisseden bir yapay zekâ
modeli.
Günümüzde İngilizce
sözlüklerde to grok fiilinin karşısında, bir şeyi derinden anlamak,
adeta onunla bir olmak ifadesi yer alıyor. Bu da demek oluyor ki
edebiyatçıların romanlarındaki hayal gücü, gündelik hayatta kullanılan bir
kelime üretebilme gücünü de beraberinde getiriyor.
Buna benzer
bir başka örnek de rahmetli Kırgız yazar Cengiz
Aytmatov’un Gün Olur Asra Bedel
adlı romanında kullandığı mankurt
kelimesi. Gündelik hayatta “ulusal kimlikten uzaklaşan, içinde bulunduğu topluma yabancılaşan”
anlamında kullandığımız mankurtlaşma kelimesi de Grok
kelimesindeki gibi bir yaratıcılığa güzel bir örnek.
Kısacası,
teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, kullandığı kavramlar ve yarattığı
anlamlar yine insana ve insanın hayal gücüne dayanıyor. Belki de asıl mesele,
Grok gibi algoritmaları değil, o algoritmaların hangi kelimelerle, hangi
niyetlerle donatıldığını groklayabilmekte gizlidir. Çünkü
kimi zaman bir kelime, bir dönemin ruhunu ele verebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder