TİKTOK'TAN YAPAY ZEKÂYA: ÇİN'İN
GİZLİ SAVAŞI
Şu sıralar durulmuş gibi gözükse de ABD
ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında bir ticari savaş sürmekte, belki takip
ediyorsunuzdur. Ateşli silahlarla yapılmasa da en az onlar gibi çetin ve
şiddetli devam etmekte bu savaş. İş insanı Donald Trump’ın bir dönem aranın
ardından ikinci kez ABD Başkanı olarak seçilmesi ile iyice alevlenen bu ticari
çekişme, adı geçen ülkelerin birbirlerinden satın aldıkları ürünlere
uyguladıkları ithalat vergilerini astronomik ölçülerde yükseltmeleri şeklinde
devam etti ve bir süredir de yerini sakinliğe bıraktı. Aslında Trump ve ABD bu
manevrayı yapma konusunda zorunluydu dersek sanırım yanılmış olmayız. Zira ABD,
Çin’den satın aldığı her 3 ürüne karşılık Çin’e 1 adet ürün
satabildiği için dış ticaret açığı oluşmakta ve bu da Amerikan halkının
cebinden daha fazla dolar çıkması manasına geliyor. Elbette bu ABD için sıkıntı
değil; zira ABD’nin en büyük ihraç malı bizzat Amerikan Doları. (Yazarın
Notu: Bizdeki durum biraz daha vahim. Çin’e satabildiğimiz 1 ürüne
karşılık onlardan 14, hatta dolaylı yollardan 17 ürün almaktayız. AliExpress
ve Temu gibi alışveriş sitelerinden bayıla bayıla aldığımız ürünler de bu
hesabı şişiren etkenlerden. Yazarın notunun sonu). Neyse, makro ekonomiye giriş 101 dersi
boyutuna getirmeden asıl anlatmak istediğim şeye getireyim konuyu.
Sovyetler Birliği’nin 1991 yılındaki fiili çöküşü
ertesinde Sosyalist ve devletçi politikaları benimseyen birkaç ülke kaldı dünya
sahnesinde. Çin de nüfusundan gelen gücü ile adı sosyalist kalmış olsa bile
kapitalist üretim metotlarıyla dünyanın üretim üssü haline dönüştü. Nüfustan
gelen güç ifadesiyle anlatmaya çalıştığım ucuz işgücünün varlığı
aslında. Geleneksel emek-yoğun üretimin gitgide teknoloji-yoğun
hale dönüşümüne de hızla ayak uydurabilen Çin, günümüzde Huawei ve Xiaomi
gibi yüksek teknoloji ürünleri ile Koreli Samsung ve temelde farklı
platformları kullanıyor olsalar da ABD’li Apple (iPhone) ile rekabette
ön plana çıkarken, yazılım alanında da bilindik sosyal medya platformlarına
alternatif olabilecek özgün aplikasyonlarla global bir oyuncu haline geldi.
Bunlardan en çok bilineni de hiç kuşkusuz dünyada 1,5 milyardan, ülkemizde de
39 milyondan fazla kullanıcıya sahip olan TikTok adlı uygulama (ABD’de
130 milyona yakın bir kullanıcısı var bu uygulamanın).
2016 yılında ilk kez ortaya çıkan bu
uygulamanın 2021 yılında global ölçekte Google’ı kullanıcı
sayısında geride bıraktığını belirtelim. Aralarında Ürdün, Hindistan,
Afganistan, İran, Pakistan ve Tayvan'ın da bulunduğu bazı ülkeler farklı
gerekçelerle TikTok'u yasaklarken, Avustralya, Kanada, İngiltere ve Yeni
Zelanda gibi ülkeler ise uygulamanın kamu malı olan bilgisayar ve cihazlarda kullanımını
yasakladı. ABD de benzer bir karar alarak TikTok'un "veri güvenliğini
ihlal ediyor olabileceği" endişesiyle federal cihaz ve sistemlerde
kullanımını yasakladı. Açıkçası Çin’in kendi üretimi olan bu uygulamanın
kullanıcı sayılarında dünya çapında ilk 10’a neden giremediği ise ayrıca
incelenmesi gereken bir durum. Fakat şu kadarını söyleyebilirim ki bu durum
aslında başlangıçta değindiğimiz ticaret savaşları ile açıklanabilecek bir
olay. Deyim yerinde ise bilinçli bir tercih bu.
Aynı dönem içerisinde Çin, ülke
içerisinde TikTok’u değil başka bir uygulamayı ön plana çıkardı. TikTok ByteDance
adlı bir şirkete ait ve Hükümet tarafından çok sıkı şekilde denetlenmekte. Aynı
şirketin uhdesindeki Doubao ise sadece Çince yayımlanmış bir yapay zekâ
uygulaması ve Çin hükümeti tarafından okullu öğrencilere neredeyse zorunlu
tutuluyor. Yukarıda dile getirdiğim tercih kelimesi işte burada anlam
kazanıyor. Çin aynı şirket eliyle bir uygulamayı global pazara pompalarken ülke
içinde neden bambaşka karakterde bir uygulamayı özendiriyor, hatta zorunlu
kılıyor acaba? Sorunun cevabı için ülkemizdeki bilinçli (!) TikTok içerik
üreticilerinin ve kullanıcılarının incelenmesi şart. Bu platformda yayınlanan
kısa videoların çok büyük bir yüzdesi anlamsız, biliglendiricilikten ve
kaliteden yoksun, ahlaki yozlaşma ve erozyonu başlatan hatta hızlandıran
özelliklere sahip içerikler. Çok değil birkaç yıl önce sıradan bir ev kadınının
sadece para kazanma odaklı olarak vücudunu teşhir etmesi kamuoyuna yansımış,
oluşan tepki neticesinde mevzunun öznesi olan kadın adalet önüne çıkarılmıştı. Benzer
şekilde sabah kuşağı tabir edilen zaman diliminde yayımlanan TV programlarından
yansıyan damadına kaçan kaynana, evli olan kadını ya da adamı ayartan kişiler
vb. durumların temelinde de TikTok ve onun gibi uygulamaların yattığını
görmekteyiz. Çin kendisi dışındaki ülkelerin insanlarını bu tarz maymunluklarla
oyalarken, yapay zekâ ile ilgilenmelerini sağlayarak kendi insanını ve ülkesini
geliştiriyor, bilgi güçtür felsefesi ile güçlendiriyor. Bizde yetkili
(!) dövlet böyüklerimiz, “Teknolojiyi kullanmalı ama çok da fazla
şaapmamak lazım” ya da “Yapay zekâ dediğiniz şeytanca bir şey. Acaba
gözyaşı nedir değerini biliyor mu?” gibi çok da akıllıca olmayan laflar
etmekten geri durmuyorlar. Ne diyelim, Allah yapay bile olsa zekâ versin,
amin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder