Eyüpsultan’da Sabah
Hepinize sevgiler sunarak başlamak istiyorum değerli okurlar. Aslında bir süredir yazamadığım için peşinen özür dilemeliyim. Yıllık iznimi kullandığım onbeş günlük periyodun ardından tekrar çalışma hayatına geri döndüm. Ancak tatil modundan kurtulamamış olmalıyım ki yukarı çarşı esnaflarından, sevgili dostum, canım ağabeyim Uğur Özdemir’e geçtiğimiz hafta sonu için bir plan yapmayı teklif ettim. Rabbime sordum Cleveland dedi, ancak Cleveland yerine İstanbul’un şirin ilçesi Eyüp’ü tercih ettik! Asgari ücretle Cleveland’a gitmemizin mümkün olabileceğini düşünmediniz sanırım! Elbette ki bu tercihimizde asıl etkili olan, ilçeye de ismini veren peygamber dostu, asıl adı Halid Bin Zeyd Ebu Eyyüp El Ensari olan, ancak ülkemizde Eyüp Sultan olarak bilinen aziz insanın kabrini ziyaret etmek, ruhuna bir Fatiha okumaktı.
Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan gece yarısı, saat 01:30’da yola çıktık. Hızlı bir yolculuktan sonra sabaha karşı Eyüp’e vardık. Aman Allah, o ne kalabalıktır öyle?! Eyüp Sultan Camii’ne yaklaştıkça kalabalığın gitgide arttığına şahit olduk. Tüm bu insanları sabahın kör karanlığında sıcacık yataklarından, yaşadıkları memleketten kaldırıp, buralara getiren sebep neydi acaba? Caminin şadırvanında, soğukta onbeş dakika abdest kuyruğu beklememe rağmen, içtenlikle ifade edeyim ki bu beni hiç mi hiç rahatsız etmedi. Elbette bu uzun bekleme periyodundan ötürü caminin içine girip kendimize bir yer bulamamanın ezikliğini yaşadık. Ancak girişte bir yerlere sıkıştık. Caminin avlusundaki ulu çınarda konuşlanmış ve adeta okunan Kuran ayetlerine eşlik eden bir grup kuşun cıvıltısı eşliğinde sabah ezanını beklemeye başladık. Ezanın ve namazın ardından avluya çıkarak cami imamının, günün ilk ışıkları kadar parlak duası ile okuduğumuz Fatihaları Eyüp Sultan Hazretleri’nin manevi şahsına hediye ettik.
Gün daha yeni başlıyordu ve biz daha ısınmamıştık bile!.. Kahvaltının ardından Topkapı Şehir Parkı’nda kurulan ve bir hayli merak uyandıran Panorama 1453 Müzesi’ni ziyaret etmenin vakti gelmişti. Sıradan bir müze olduğu yanılgısına düştüğümüz ve yaklaşık 150 metrelik kuyruğu görünce meraklanmaktan da kendimizi alamadığımız bir sürecin ardından müzeye girmeyi başardık. Giriş katından aşağıya iki kat indik ve her katta İstanbul’un fetih anekdotlarının anlatıldığı tabloları incelerken, “bu muymuş onca zaman kuyrukta beklememizin sebebi?” diye sormadık değil kendimize. Sabırla bekledik ve nihayet 40-50 kişilik bir grupla birlikte, ardımızda bıraktığımız insanlara nispet dolu bakışlar atarak, tahta bir merdivenle, 15-20 karanlık basamak tırmandık ve… Başımı kaldırıp yukarı baktığımda gökyüzüyle, bulutlarla karşılaştım ve zaten oldum olası az olan perspektif yeteneğimi tümden yitirdim! Biz iki kat aşağıya inmemiş miydik? Ee, peki bulutlar nasıl olmuştu da görünür haldeydi? Ağzım bir karış açık, kalan son birkaç basamağı da tırmandım ve kendimi fetih gününde, savaşın en civcivli anlarının tam da ortasında buldum! Bir yanda kulağımıza Mehter Marşları çalınıyor, diğer yanda top sesleri gümbürdüyordu. Atlılar koşturuyor, atılan okların vızıltıları havayı yırtıyordu. Bel hizamızdaki kalın cam perdenin ardında olmasak, savaş alanının orta yerinde olduğumuza yemin bile edebilirdim. Dünyanın en büyük panoramik resmine sahip olan müzenin 3 bin metrekarelik iç alanında, tamamen tuval üzerine basılmış İstanbul’un fetih anını canlandıran resmin baskısına bakıyorduk oysa… Ağzımız bir karış açık, bir an kadar kısa süren 10 dakikalık ziyaretimizin sona erdiği, anons yaparak bunu bize bildiren güvenlik görevlisinin sesiyle resmiyet kazandı. Müzeden çıktığımızda gördüklerimizin tadı damağımızda kalmıştı adeta… İstanbul’a yolunuz düşerse mutlaka uğramanızı tavsiye ediyorum. İddia ediyorum böyle bir şeyi daha önce görmediniz.
Panorama 1453 Müzesi’nin ardından Topkapı Sarayı Müzesi’ni de ziyaret ettik ancak onu da başka bir zaman anlatırım.
Bu haftaki yazım, gezi yazısı formatında oldu biraz. Umarım beğenirsiniz.
Son olarak 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nızı da kutluyorum. Yazılarımı internetteki kişisel blogum olan karakayatansel.blogspot.com adresinden de okuyabileceğinizi hatırlatıyor hepinize sevgiler sunuyorum değerli okuyucularım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder