1 Nisan 2009 Çarşamba

020.02.04.2009.Fotoğraflar

Fotoğraflar

Merhabalar. Geçtiğimiz Pazar günü yurttaşlık ödevimizi yerine getirerek yerel yöneticilerimizi beş yıllık bir süre için görevlendirdik. Özellikle Belediye Başkanlığı için Alaaddin Yılmaz ve Tanju Özcan ararsında başa baş devam eden ve adeta foto-finişle sonuçlanan seçimin galibi eski başkan Yılmaz oldu. Ancak diğer tüm adaylarla beraber Tanju Özcan’ı özellikle kutlamak gerekiyor kanımca. Zira Özcan’ın gençliğini ve dinamizmini seçim sürecine çok pozitif yansıttığını düşünüyorum. Siyasette aynı yüzleri görmekten sıkılmış olan seçmene alternatif olmayı başarabilen Özcan’ın yanı sıra, Alaaddin Yılmaz’ı da görevi tekrar almasından ötürü kutluyorum. İnşallah seçimin sonuçları genelde ülkemiz, özelde Bolumuz için hayırlı olur.

Dizileri izliyor musunuz değeri okurlar? Ekonomik durgunluktan ötürü biraz sekteye uğrasa da dizi sektörü ülkemizde çok canlı. Her akşam en az bir dizi yayımlanıyor her televizyon kanalında. Ancak dünyanın hiçbir yerinde, özellikle de bu işin tam anlamıyla bir endüstri olduğu ABD’de bölüm başı 1,5 – 2 saatlik süre kabul edilemez bir durum. Oyuncusundan senaristine, makyajcısından ışıkçısına tüm set emekçileri için neredeyse günlük 18 – 20 saatlik bir çalışma periyoduna denk gelen bu bölüm başı sürelerin, makul seviyelere inmesi gerekiyor. Yani yapımcılar ve TV patronları daha çok kazanacak diye insan hayatını tehdit eder seviyelerdeki bu çalışma koşullarının düzelmesi gerekiyor. Bunun için de sektörde faaliyet gösteren emekçilerin, etkin çalışan bir mesleki örgütlenmeye gitmeleri gerekiyor.

Elbette bu ayrı bir tartışmanın konusu. Benim asıl üstünde konuşmak istediğim konu ise daha farklı. “Dizileri izliyor musunuz?” dedim ya, biraz daha spesfik olmak gerekirse “Yaprak Dökümü’nü izliyor musunuz?” şeklinde değiştireyim sorumu. İzleyenler bilirler, dizinin bitiminde akan kapanış jeneriği sırasında bazı fotoğraflar yayımlanıyor. Her ailenin bir ağaç olduğundan bahisle, izleyicilerinden aile fotoğraflarını paylaşmalarını istiyor dizi resmi internet sitesinde. Dizinin sadık izleyicisi de bu isteği kırmıyor ve paylaşıyor aile albümünün en nadide parçalarını… İşte akan jeneriğe eşlik eden o fotoğrafları izlerken nedense bir hüzün kaplıyor içimi. Fotoğraflardaki her bireyin ayrı bir hikayesi olduğunu düşünüyorum. Kimisi yılların yorgunluğunu taşıyor, kimisi henüz hayatın anlamını kavrayamayacak ölçüde küçücük. Kimi fotoğraflar rengarenk; kalabalık ve neşeli, kimisi siyah beyaz, alabildiğine yalnız ve hüzünlü… Hiç tanımadığınız o insanların yaşadıkları, çok uzaklarda da olsak bizi de etkiliyor belki de. Brezilya’da kanat çırpan bir kelebeğin, Japonya’da tayfuna neden olması gibi… İçerisinde benim olduğum fotoğraflara bakarken duymadığım değişik bir hazzı yaşıyorum o fotoğraflara bakarken. Bir de Yeni Türkü’nün şarkısındaki sözler geliyor aklıma:

Yenik düşüyor her şey zamana

Biz büyüdük ve kirlendi dünya

Şimdi dijitali çıktı, pratik hale geldi belki ama o eski fotoğraflar çok daha güzeldi bana kalırsa. Elle tutulur bir yanı vardı. Ve fotoğrafçıların vitrinlerinde “Renkli amatör işleri yapılır“ yazardı. Şimdilerde taşınabilir hafıza kartlarına kaydedilen, ve bilgisayarda yer kazanabilmek uğruna siliniverecek kadar önemsiz addedilen bir hale bürünse de fotoğraflarınıza sahip çıkın değerli okurlar. Zira onlar sizin kişisel tarihinizin en değerli parçaları.

Büyüklerimi dinleyip sözü kısa tutmak istiyorum. Geçtiğimiz günlerde görüşlerine kıymet verdiğim bir ağabeyim olan sevgili Mustafa Yaman’la birlikteydik. Kendisinden gelen olumlu eleştiriye kulak tıkamayacağım ve yazılarımı biraz daha kısa tutmaya gayret edeceğim. Yazılarımı internetteki kişisel blogum olan karakayatansel.blogspot.com adresinden okuyabileceğinizi bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Hepinize sevgiler sunuyor, haftaya görüşebilmeyi umut ediyorum.

Hiç yorum yok:

161 - 25.09.2025 - DALLAS'TAN TİKTOK'A KUŞAKLARIN İZLEME SERÜVENİ (Göynük Gazetesi)

  DALLAS'TAN TİKTOK'A KUŞAKLARIN İZLEME SERÜVENİ ...