Engelsiz
Gönüller
Merhabalar sevgili dostlar.
Uzun bir aradan sonra sizlere tekrar ulaşmak benim için müthiş bir haz
vesilesi.
Geçtiğimiz 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’ydü. Birleşmiş Milletler’in girişimi ile 1992 yılında kutlanmaya başlanan bu gün, o tarihten bu yana çeşitli
etkinliklerle kutlanmaya devam ediliyor. Kutlanıyor kutlanmasına da acaba
kendisini engelsiz kabul eden bizler, engelli
yaftası yapıştırdıklarımızla empati kurabiliyor muyuz? Toplumsal ve sosyal
hayatta yapılan birkaç göstermelik düzenleme dışında gerçek anlamda duyu
organlarından, ellerinden veya ayaklarından birini kaybetmenin ya da bunlara
hiçbir zaman sahip olamamış olmanın ne demek olduğunu, hissetmeyi bir yana
bırakın, şöyle bir düşünen var mı aramızda? Çoğu zaman engelli dediğimiz
insanların mı gerçekten engel sahibi olduğu yoksa bizim mi daha çok engelli
olduğumuz konusunda ikileme düşüyorum. Sosyal sorumluluk projeleri içerisinde
yer alma konusundaki eksikliğimizin “anlama”
konusunda bizi çok çok gerilerde bıraktığını düşünüyorum. En son Galatasaray ve
Beşiktaş tekerlekli sandalye basketbol takımları arasında oynanan maçta
“engelsiz” seyircilerin sergilediği holiganizm, bu düşüncemde ne denli haklı
olduğumun kanıtı galiba, ne dersiniz?
Bir de empati kurmaktan ileri
gidip hayatını engellilere adamayı göze alacak cesur yürekler var ki, gerçekten alnı öpülesi
insanlar… Kim mi onlar? Abant
İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü öğrencileri…
Bölüm öğrencilerinden eşimin kardeşi Ayşegül
Ekici de hayatını tümden
değiştirmeyi göze alanlardan sadece biri. Aslında Türkçe Öğretmeni olmasına karşın çok cesurca bir
kararla geçtiğimiz yıl AİBÜ
Özel Eğitim Bölümü Zihin Engelliler Öğretmenliği bölümünü kazanarak mesleğini
bıraktı ve yeniden okul sıralarına geri döndü. Bu yıl kendi gibi cesur yürek
arkadaşları; Elif Bilgin, Sibel Altunışık ve Elif
Kesgin ile birlikte birçok
etkinlikte yer aldı. Önümüzdeki günlerde ise Bolu
Belediyesi’nce desteklenecek çok daha geniş kapsamlı bir organizasyonda yer
alacaklar hocaları ile birlikte. Ayşegül’ün geçenlerde sosyal medyada
paylaştığı bir kısacık şiir çok hoşuma gitti. O şiiri sizlerle de paylaşmak
istedim:
Mektubunuz Var!
Ben
de görüyorum çevremdeki her şeyi
Gözlerimle
değil belki
Çünkü
benim gözlerim kalbimin ta kendisi
Beni
götüren ayaklarım olmasa da
Koşuyorum
engelleri aşa aşa
Ben
de bir şeyler anlatıyorum insanlara
Söylediklerim
çoğu zaman anlaşılmıyorsa da
Kalben
söylüyorum her bir kelimemi
İçimde
duya duya
Ben
de öğreniyorum öğretilenleri
Ama
öyle çabuk değil belki
Biraz
sabırla
Sizden
sabır beklesem
Bana
kızar mısınız peki?
Ben
de yaşıyorum ve hissediyorum sizler gibi
Sevgiyi,
şefkati, iyiliği, güzel olan her şeyi
Ve
tek bir şey istiyorum sizlerden
Hayatınızın
gerisinde
Bırakmayın beni…
Bırakmayın beni…
Empati
düzeyi yüksek, sevgi dolu haftalar diliyorum sevgili dostlar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder