Akıl ve
Ahlâk Tutulması
Merhabalar. Bir süre önce
başıma gelen bir hadiseyi sizlerle paylaşmak isterim.
Ayıptır söylemesi Mercedes SLS AMG model otomobilimle
şehir içinde seyrediyordum. Ramazan ayında olmamıza rağmen kafam biraz güzeldi. Yeni tanıştığım birkaç bayan arkadaşa hava
atmak için veyahut kafamın güzelliğinden de olabilir; biraz hız yapmışım. E
böyle olunca polis tarafından durdurulmam normal görülebilir. Ama dedim ya
kafam güzel diye, serde hatunlara rezil olmak da var. Beni durdurma cür’eti gösteren polise
veryansın ettim. Bayağı tartıştık. Bana laf yetiştiremeyeceğini anlayınca
amiri olduğunu düşündüğüm omzu kalabalık
birini çağırdı. Onunla da bir hayli atıştık. Sanırım biraz da sayıp sövdüm;
dedim ya kafam güzel, tam hatırlamıyorum… “Sen” dedim “benim kim olduğumuz biliyor musun
be?!?” Bilmiyormuş… “Öğretirim ben sana!” dediğimi hayal
meyal anımsıyorum. Derhal soluğu babamın yanında aldım. Babam sert adam,
nüfuzlu... Kükredi adeta. Açtı telefonu ve Emniyet Müdürü’ne ağzına geleni
söyledi. “Oğlumla tartışanları hazır et, biz emniyete geliyoruz” dedi son
söz olarak ve “çaat” diye kapattı
telefonu. Gerçi çat diye bir ses çıkmıyor cep telefonundan ama olsun! Neyse
emniyete vardık. Babam meşgul olduğundan adamlarından
birini gönderdi benimle. O önde ben arkada bizde bir hava ki sormayın
gitsin. Neyse uzatmayayım, benim kafa tartışma anında güzel olduğundan hafif
ayılınca tanıyamadım tartıştığım polisleri. Zannımca Emniyet Müdürü de başka polisleri benimle yüzleştirme
gafletindeydi! Ben de ne kadar polis ve amir varsa hepsinin karşıma dizilmesini
ve aralarından seçmek istediğimi söyledim. Müdür sağolsun kırmadı, amir memur
ne kadar polis varsa dikti karşıma. Ellerine de numaralar verdi “zanlı”ların
ki seçerken zorlanmamayım. Dedim ki “Tartıştıklarımdan biri amirdi ama rütbesini
hatırlamıyorum. Apoletlerini de söksünler!”. Müdür hakikatli adammış,
bu isteğimi de kırmadı. Neyse zor bela seçtim bana kafa tutan 8
numaralı polisi. Gereğinin yapılması için babamın adamına havale ettim. Sonra da yarım kalan âleme devam için
oradan ayrıldım. Birkaç gün sonra öğrendim ki o iki polisi alelacele tayin etmişler. İçim yağ bağladı. Benimle
uğraşmanın ne demek olduğunu öğrenmişlerdir umarım. Sıradan vatandaş mıyım ulan
ben?!?
Birkaç gün önce de bir “Milletvekili çocuğunun” da bu tarz bir
durumda kaldığını ve aynı benim gibi zanlılar arasından seçim yaptığını
öğrendim medyadan. Haklı çocuk; ben olsam da aynı yönde hareket ederdim! Kaldı
ki anlattığım olayda ben de öyle hareket ettim!!! Medyada bir afra, bir tafra…
Yok efendim böyle yapılır mıymış, polisin
hiç mi izzet-i nefsi yokmuş, yok demokrasinin hâkim olduğu memleketlerde
böyle durumlara izin verilir miymiş, bir yığın yaygara. Bu medya da pek yaygaracı canım! Polis niye var ki? Biz seçkinler
ve nüfuzlular egomuzu tatmin edelim diye var, başka neden olsun ki?! Demokratik
memleket dediğiniz yerlerde böyle şeyler olmayabilir. O, onların seçimi. Hem
demokrasi halkın kendi kendini yönetmesi demek değil mi zaten? İşte biz de
böyle yönetiyoruz kendi kendimizi; nasıl daha demokratik olunabilir ki?!?
İyi haftalar sevgili dostlar…
Yazarın Notu: Benim
Mercedes SLS AMG otomobilim, anlattığım hikâyedeki gibi nüfuzlu bir babam ve
alkolle de aram yoktur. Anlatılanların “bir kısmı” hayal ürünü, bir kısmı ise
acı gerçeklerdir…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder