YATIRIM TAVSİYESİ : Bölüm-3
Bu toprakların ne hayırseveri biter ne
dolandırıcısı… Yazı dizimizin birinci bölümünde bahsettiğimiz Thodex ve Fatih Özer’e konuyu ancak ulaştırabildim.
Henüz 23
yaşında kripto para ayağıyla 400 bin kişiden para topladı. 12 milyar dolarlık
işlem hacmine ulaştı. Seksi kıyafetler giydirilmiş mankenlerle reklam
yapıyordu. Müşterilerine çekilişle Porsche filan hediye ediyordu. Kendisi
finansal deha olarak tanıtılıyordu. 2 milyar doları buhar etti. 150 milyon
doları da bavullara doldurup Arnavutluğa kaçtı. Bir yıl sonra artık Türkiye'ye
getirildi. 11 bin yıl hapis cezası verildi. Son dönemde yakın çevresine Şubat
ayında çıkacağını söylediği bir zamanda, Tekirdağ F Tipi Cezaevi’ndeki
hücresinde intihar etti.
Üç bölümdür
dilim döndüğünce anlatmaya gayret ettim. Bir muhasebe yapalım isterseniz:
Tüm bunları alt alta yazıp
topladığımızda görüyoruz ki ülkemiz ekonomi tarihi kendisini çok kurnaz
zanneden, parsadan ben de pay alayım diyen, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın
deyimi ile bir koyup üç almak isteyen, çalışmadan köşeyi dönme merakındaki çok
saygıdeğer halkımızın fiyaskolarıyla dolu maalesef. Tamahkârlık o denli büyük
boyutlarda ki önceki fiyaskolardan hiç mi hiç ders de alınmıyor.
Ülkemizde engelli bir vatandaş
için alt tarafı bir tekerlekli sandalye almak gibi ulvî bir amaç için bile olsa
para toplamaya kalkın, kırk yerden izin, imza almak zorundasınızdır. Ancak her
ne hikmetse bu Thodex gibi organizasyonlar 12 milyar Dolar toplarlar,
kimseciklerin ruhu bile duymaz!
Tüm bunların temelinde ahlak
anlamındaki eksikliğimiz ve gitgide yozlaşmış olmamız yatıyor maalesef. Hep
anlatılan bir anekdot vardır, size son olarak onu da ileteyim:
Bir adam akşam-gece aralığında
telaş içerisinde bir kuyumcunun önüne gelir. Elindeki bohçaya sarılı altınları
satmak istemektedir. Onun bu halini gören bir vatandaş telaşının sebebini
sorar. Adam ona eşinin çok hasta olduğunu, ameliyat olmazsa öleceğini, ancak
ameliyat parası için gereken parayı elindeki bohçadaki altınları satarak
tamamlayabileceğini anlatır ağlamaklı bir biçimde. Hatta bunun için elindeki 2
milyon Lira değerindeki altınları zorunlu olarak 1 milyon Liraya bile
bozdurabileceğini söyleyince yardımsever (!) vatandaş, kuyumcu kapalı
olduğundan kendisinin bu 1 milyonu verebileceğini söyler. Altınların sahibi
olan adam ağlaya ağlaya bu yardımseverin ellerini öper ve alışveriş birkaç
dakika içinde tamamlanır. Ertesi sabah yardımsever vatandaş büyük bir heyecanla
kuyumcuya gittiğinde altınların altın değil teneke olduğunu öğrenir.
Hepimiz bu hikayedeki gibi
insanlar değiliz elbette. Ama hepimizi toplayınca ortalamamız maalesef bu!
Düşene bir tekme de sen vur anlayışı, 1 koyup 3 alma motivasyonu ile ortaya
çıkan bu durum ahlaki manadaki yozlaşmanın bir tezahürü olarak karşımıza
dikilmekte.
Uzun sözün kısası bu ülkenin
ekonomik tarihi aslında aynı haberin kuşaklar boyu tekrarıdır: İsimler değişir,
yöntemler yenilenir ama senaryo hep aynıdır. Kimi “yerli
otomobil” der, kimi “kripto
devrimi”... Sonuç hep aynıdır: Birileri kaybederken birkaç
kişi kazanır. O yüzden bu satırların acizane tek yatırım tavsiyesi şudur: Paranızı
koruyun elbette, ama yanı sıra sorgulama yetinizi de korumaya bakın; çünkü o
gittiğinde insanlığını kaybetmek sadece an meselesidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder