BİYOMETRİK İZ
Selamlar
sevgili dostlar. Son günlerde sağlık alanında ilginç ve bir o kadar da aslı
astarı olmayan bilgiler kamuoyu ile paylaşılmakta. Ancak söz konusu bilgileri
paylaşanlar mı anlatmaktan yana sorunlu, yoksa bu bilgileri aktaranların mı
anlayışı kıt bunu çözebilmek mümkün değil.
Avuç
içi izi okutmadan tedavi olamama saçmalığı örneğin… Kasım ayı içerisinde,
basının odaklandığı konu, özel hastanelerde avuç ve damar izi okutularak
muayene olma zorunluluğu idi. Olay başlı başına bir kişisel güvenlik zafiyeti
olarak ortadayken, Aralık ayı başından itibaren avuç içi izi olmayanların
muayene olamayacağı yönünde bilgi kirliliği oluşturmak kimin fikriydi Allah
aşkına?!? Öyle bir durum ortaya çıktı ki, hasta olmasan dahi gidip uyduruk bir
poliklinik kaydı oluşturmak ve avuç izini sisteme kaydettirmek zorundaymışsın
gibi bir yapay zorunluluk icat edildi. Sonrasında ise aklı başında birileri
çıktı da, Aralık ayından itibaren hastanelere başvuranların da münferiden avuç
içi taratılabileceğini açıkladı çok şükür. Gerçi başta değindiğim “kişisel güvenlik zafiyeti” konusunda
yapılan ya da yapılacak bir çalışma maalesef hala yok! Suiistimallerin önüne
geçme amaçlı olarak tasarlandığı iddia edilen bu sisteme neden ihtiyaç duyulduğu
bence hala bir muamma. Yani en ekstrem örneklerden biri olarak sunabileceğimiz
pasaport alma işleminde bile TC Kimlik Numarası yeterli olurken, sağlık gibi
mahremiyet ihtiva eden bir konuda neden tamamen kişiye özel olan biyometrik iz
kullanımı zorunludur ki?! İleride bir gün bu bilgilerin ilgisiz üçüncü
şahıslarla paylaşılmayacağını kim garanti edebilir? Bu noktada Oktar Babuna örneğini hatırlatmak
isterim. 1997 yılında TGRT’nin öncül
desteğiyle bir kampanya başlatan Babuna, bu kampanya dâhilinde uygun kemik iliği bulabilmek adına 160 bin kişiden kan örneği toplatmayı
başarmış, ancak toplanan örneklerin 120 bin adedinin kaybolması ve bu örneklerin ABD ile paylaşılması ile
suçlanmıştı. Komplo teorisi gibi olacak ama; bu kadar yüksek sayıda örnek ile
donörlerin DNA yapısına ulaşılabilir
ve dolayısıyla donör ırka yönelik kimyasal silah üretilmesine bile olanak
sağlanabilir! SARS ve Kuş Gribi’nin neden sadece sarı ırk üzerinde etkili olduğunu
merak eden var mı acaba aranızda?
Sağlıkta
reform süreci; doktor seçme özgürlüğü, bürokratik zırvalıkların en aza
indirilmesi gibi birçok yönden hastaya ek olanaklar sağlamış görünürken, avuç
ve damar izinin sisteme işlenmesi zorunluluğu bence gerekliliği tartışılacak
bir uygulama olarak sağlık sistemine biraz da zorla entegre edildi. Bu
uygulamadaki “kişisel verilerin
güvenliği” sorunsalının çözüme kavuşturulması, güvence verilememesi halinde
(ki
bence insan faktörünün dâhil olduğu bu süreçte kişisel veriler hiçbir zaman
güvende olmayacaktır) dünyada hiçbir örneği bulunmayan bu uygulamadan bir
an önce vaz geçilmesi en büyük dileğimiz. Hem bir aralar çipli nüfus cüzdanları
pilot uygulama olarak BOLU’da uygulanmıştı; ne oldu o uygulamaya Allahınızı
severseniz?!?
Önümüzdeki
hafta, Allah ömür verirse, sağlık hakkında bir şeyler söylemeye devam edeceğim
dilim döndüğünce. Görüşünceye dek hoşça kalın dostlar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder