7 Nisan 2011 Perşembe

0043-08.04.2011.Ö-Se-Ye-Me Hakkımı Yeme!

Ö-Se-Ye-Me Hakkımı Yeme!

Merhabalar. Geçtiğimiz günlerde yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavı YGS’de şifreli şık sıralaması iddialarıyla geçen bir haftayı geride bıraktık. Ancak iddiaların ve karşıt görüşlerin ardı arkası kesilecek gibi görünmüyor. Konu hakkında uzun uzadıya bilgi verecek değilim; zira yazılı ve görsel bazda yayın yapan ulusal basında boy boy tefrika edildi, edilmeye de devam edecek gibi…

Son dönemde özellikle geçtiğimiz yıl yapılan ve sistemli kopya iddialarıyla iptal edilen KPSS’nin ardından ÖSYM’nin bu yıl düzenlediği ilk büyük çaplı sınavdan sonra ortaya çıkan bu iddialar Kurum’u epeyce yıprattı bence. Olan yine emek harcayıp sınava girerek bilgisi ve yeteneğinin adil biçimde ölçüleceğine inanan mazlumlara oluyor, olacak. Zira iptalin ardından verilen ve KPSS’de Eğitim Bilimleri testinde 120 soruda 120 doğru yanıt veren “Süper Zeka” sözüm ona “öğretmen”lerin atamalarının kesinlikle yapılmayacağı sözü maalesef boşa çıktı. Bu “hanımefendi” ve “beyefendi”lerin çoğunluğunun yaptıkları hırsızlık yanlarına kâr kaldı ve bunlar atandılar. Neyse, bu ayrı bir tartışmanın konusu... Asıl konumuz, onyıllardır hiçbir şaibeye yer bırakmadan hakkaniyetle ölçme ve değerlendirme yapan ÖSYM’nin halk nezdinde güvenilirliğinin neredeyse sıfırlanmış olması. İnsan faktörünün olduğu her yerde “hata”ların olması normaldir. Ancak bu masum hatalar, sistemli bir kayırma aracı olup, emek, zaman ve para harcayan insanların bu harcamalarını gasp eder boyuta ulaşırsa durum o zaman durum çok vahim bir hal alır. Bu tür sınavlarda sadece bir doğru yanıt farkla binlerce kişiyi sollama şansı, şans olmaktan çıkarılıp, sollama “kollama”ya dönüşürse bunun vebalinden kimse kaçamaz.

KPSS Skandalı’nın ardından, önce “Yok böyle bir şey” diyerek iddiaları reddeden, Emniyet ve Devlet Denetleme Kurulu incelemelerinin ardından olayı kabullenircesine istifa eden ÖSYM eski Başkanı Ünal Yarımağan’ın, YGS Skandalı’nın ardından “Hata olarak kabul edilemeyecek kadar vahim. Zaten KPSS’deki durumu da o zaman ben söyleyememiştim” mealindeki beyanı ise insanı acı acı gülmeye iten bir yapıdaydı. Yıllar yılı devlet kademelerinde memur olarak çalışıp emekli olduktan sonra memurken yaptığı / söylediği herşeyin tersini savunan insanlar görmeye alışkınız. Dolayısıyla Ünal Bey’in bu çıkışı beni hiç şaşırtmadı desem yeridir. Masanın bu tarafında oturmaktan her zaman için farklıdır masanın diğer yanı… Şimdiki ÖSYM Başkanı Ali Demir de ilk başta kesin bir dille iddiaları reddetti reddetmesine fakat daha sonra kendi deyimi ile “acemilik” yaptıklarını itiraf ederek, “Eğer sınav iptal edilirse yenisini yapabiliriz” dedi ve sanki olayın üstüne “tüy dikti”! Ama maalesef daha acı olanı, iddiaların gerçek olup olmadığı yetkili kurum ve kuruluşlarca ispat edilmeden Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu tarafından olayın kat’iyetle reddedilmesi oldu kanımca. Devletin Milli Eğitim Bakanı’na yakışan “İddialar bizi üzdü. Hiç kimsenin hakkının zayi olmasını istemeyiz. Olayın araştırılması için gerekli merciler göreve davet edilmiştir. Ayrıca ben de bağımsız uzmanlardan oluşan bir kurul tertip ettim. En kısa sürede araştırma tamamlanarak sonuçlar kamuoyu ile paylaşılacaktır.” demesi idi. Aksine Sayın Bakan külliyen red yolunu seçti.

İdareci sıfatındaki insanlar için bir kıssa ile bu haftanın yazısını tamamlamak isterim. Ömer Bin Abdülaziz Halife olduğunda hatırlı büyüklerine kendisine akıl vermelerini rica eden bir mektup yolladı. Gelen cevaplar ibretlikti:

İnsanları baba, kardeş ve oğlun gibi bil. Babana iyilikte bulun, kardeşini kolla, oğluna da şefkatli davran!

Kendin için istediğin şeyleri insanlar için de iste, istemediklerini insanlar için de isteme. Unutma ki ilk Halife sen değilsin ve sen de bir gün öleceksin.

Hepinize adaletli ve güzel günler dilerim değerli okurlar.

Hiç yorum yok:

161 - 25.09.2025 - DALLAS'TAN TİKTOK'A KUŞAKLARIN İZLEME SERÜVENİ (Göynük Gazetesi)

  DALLAS'TAN TİKTOK'A KUŞAKLARIN İZLEME SERÜVENİ ...