DEMOKRASİ ve SEÇİMLER
Selam ve saygılar sunuyorum değerli okurlar. Eskilerin deyimi ile “seçim sath-ı mahalli”ne girmeye başladığımız şu günlerde, ben de âcizane milletvekili aday adaylığı ve aday belirleme süreci ile seçim sistemi hakkında birkaç söz etmek isterim müsaadenizle.
Malum Bolumuz küçük bir şehir. Bir sonraki seçimde Milletvekili sayımızın üçten ikiye düşme riski, Demokles’in Kılıcı gibi tepemizde bekleyedursun, önümüzdeki 12 Haziran Genel Seçimleri’nde Bolu Milletvekili payesi ile Ankara’ya doğru yola çıkmaya hazırlanan adayların belirlenmesi süreci toplum nezdinde tepki aldı. Aslına bakılırsa Milletvekili adaylarının parti genel başkanlarınca belirlendiği süreç senelerdir siyasetle uzaktan ya da yakından ilgilenen herkesin ortak yarası gibi. Oysa aday belirleme süreci ile kamuoyunun gündemine gelen ve seçimlerin sonuçlarının açıklanması ile ortaya çıkan tablonun değerlendirilmesi sırasında birazcık daha gündemde kalan ve bir sonraki seçim dönemine kadar unutulan bir gerçek var: O gerçek de Siyasi Partiler ve Seçim Yasaları’nın değiştirilerek daha demokratik bir hale getirilmesi gerekliliği… Her ne hikmetse bu gereklilik, seçim dönemlerinde anımsanıp daha sonra ise balık hafızamızdan siliniveren bir durum… İktidarından muhalefetine tartışmasız herkes Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarından memnuniyetsizliğini dile getirirken, bunları daha demokratik bir hale sokmak adına hiç kimseden bir hareket görmüyoruz maalesef. Bugün bir değişiklik yapılsa dahi 12 Haziran 2011 seçimlerinde değil, onu takip eden seçimlerde, yani 2015 yılındaki seçimlerde uygulanabileceğinden midir bilinmez, harekete geçmede bir isteksizlik var sanki. Oysa ki bu değişim bir gereklilik bana kalırsa.
Şu anki durumu kısaca özetlersek; her ne kadar aksi savunulsa da, parti genel başkanlarının iki dudağı arasından geçiyor milletvekili adaylığı. Liyakat denen olgunun yerini ise parti başkanına koşulsuz destek vermek ya da onunla ortak bir geçmişten geliyor olmak alıyor bir bakıma. Seçmen de ortaya çıkan isimleri seçmek zorunda bırakılıyor. En basit hali ile ilköğretimde öğretilen “Cumhuriyet halkın kendi kendini yönetmesidir” ifadesinin tümüyle tersi bir durum bu. Zira halk yöneticilerini kendisi seçmemekte, kendisine dayatılanı seçmek zorunda kalmakta bu durumda. 1980’lerin sonunda merhum Turgut Özal tarafından uygulamaya konulan ancak uzun ömürlü olmayan, “Tercihli Oy Sistemi” de cılız olmasına karşın, demokratik manada olumlu bir çabaydı. Aday adayı olmuş kişiler içinden adayları partililer değil, bizzat halk sandık başında seçiyordu bu sistemde. Adaylığa aday olan kişilerin parti üyelerince oylanarak sıralandığı ön seçim sisteminin ise çok fayda sağlayacağını düşünüyorum. Zira parti başkanları da sultanlığını ilan etme fırsatından mahrum kalacak, parti içi demokrasi başta olmak üzere genel manada “ileri demokrasi”ye de işlerlik kazandırılmış olacaktır. Yüzde 10’luk ülke barajı sistemi ise Türk Demokrasisi’nde kocaman bir kambur olmaktan başka hiçbir faydası olmayan, işlevselliğini yitirmiş bir uygulamadan ibaret… Geçmiş dönemde barajı aşamadığı halde bağımsız statüde seçilerek Meclis’te grup kuran partiler gördük. Baraj tümden kaldırılmadan, yüzde 5 seviyesine çekilebilir ve meclis dışında kalan partilere oy veren insanların da temsil hakları ellerinden alınmamış olur böylelikle. Partiler arası ittifaklara olanak sağlayan düzenlemeler de yapılmalıdır ki; fiiliyatta partiler arasında gördüğümüz “çatı” problemi de ortadan kaldırılmış olsun. Elbette bunları gerçekleştirebilmek için öncelikle istek olmalı… İstek olduktan sonra ayrıntılar üzerinde uzlaşılır kanaatindeyim.
Son olarak, 12 Haziran seçimlerinin makro bağlamda ülkemiz ve çevre ülkeler için, mikro bağlamda da ilimiz için hayırlı sonuçlar doğurmasını diliyorum. Umutsuzluk seçmene yakışmayan bir durumdur; umutsuzluğa kapılmadan, akilane davranarak sandığa gidip oyunuzu verin. Oy vermenin bir görevden daha çok bir hak olduğunu ve hakkınıza sahip çıkmanın geleceğinize sahip çıkmak olduğunu zerrece aklınızdan çıkarmayın lütfen. Hepinize sevgi ve selamlarımı sunuyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder