KIRMIZI
ÇİZGİLİ PİJAMA
Geçtiğimiz günlerde tüm
Türkiye’de olduğu gibi Bolu’da da “yayalar kırmızı çizgimiz” etkinliği
düzenlendi. İçişleri Bakanlığı’nca düzenlenen ve trafikte yayalara geçiş
önceliği verilmesi temelinde gerçekleşen bu kampanya ya da uygulama
çerçevesinde yaya geçitlerine kırmızı çizgi çekildi ve trafiğe yaya ya da araç
sürücüsü olarak katılan bireyler için farkındalık yaratılmaya çalışıldı.
Sürücüler açısından, kesilen
cezalar çerçevesinde bu farkındalık büyük oranda oluştu zannederim. Zira bu
uygulama kanımca Türkiye’de ilk kez eski valilerimizden Sayın Ahmet
Zahteroğulları öncülüğünde Bolu’da gerçekleştirilen Önce Yaya adlı uygulamaydı.
Uygulama öncesinde de yayalara her daim öncelik veren hatta bazen eşi
tarafından “çok oluyorsun” şeklinde yadırganan bendeniz, 245 TL yayaya yol
vermeme cezasına çarptırılmış ve farkındalığım an itibarı ile fazlasıyla
artmıştı! Şaka bir yana aslında bu uygulamanın önemi sadece sürücüleri değil
yayaları da kapsıyor diye düşünüyorum. Her
ne kadar sadece sürücülerin sorumluluğu varmış gibi algılansa da yayaların da
kendilerine tanınan bu öncelik hakkını, doğru kullanmaları hayati derecede önem
arz etmekte. Trafikte her zaman sürücü olarak bulunmuyoruz; yaya olduğumuz
anlarda bir empati duygusu içerisinde daha hızlı hareket ederim kendi adıma. Yani
“yaya geçidinden şöyle salına salına geçmek dururken niye koşturuyorsun
birader?!” diyenler de oluyordur elbette. Dedim ya, empati, yani karşısındaki
gibi düşünebilme yetisi. Bazen de kararsızlarla karşılaşıyoruz: Geçsem mi
geçmesem mi kararsızlığındaki bireylerin varlığı sonucu uzayan bekleme
süreleri…
Gerçi ben de nelerden
bahsediyorum böyle? Ambulansa, itfaiyeye bile öncelik verme konusunda sıkıntı
yaşanıyor zaman zaman. Kimseyi suçlamak istemem elbette ama eğitim sistemimizde
empati dersleri de olmalı bence, siz ne dersiniz? Çağdaş toplumların sosyal ve
kültürel düzlemde başarılı olmalarının temelinde yatan ana duygu bu kanımca.
Çoğu kişiden duymuşluğunuz vardır, bir de benden duyun diye söyleyeyim: “Almanya’da
kaldırımda yürürken yanlışlıkla da olsa trafiğin aktığı yola ayağını koyarsan
tüm trafik duruyor. Hatta bak aynen şöyle” diyerek yanındaki yurdum insanına trafiği
durdurma şovu yapan gurbetçilerin varlığı bize şunu gösteriyor bence: İnsanımız
her nerede yaşıyor olursa olsun genetik kodlarına işlenmiş davranışları hayata
geçiriyor. Yoksa başka hangi memleketin insanı otobanda düğün konvoyu
düzenleyip trafiği durdurma pahasına Erik Dalı eşliğinde göbek atar ki?!
Uzun sözün kısası yayalar
kırmızı çizgimiz kampanyası ya da etkinliği toplumumuzca özümsenmiştir diye
umut ediyorum. Gerçi sıklıkla kullandığımız birçok kavram gibi bu kırmızı çizgi
çekmenin de içinin boşaltılmış olduğunu düşünmekteyim. Bir markanın şalgam suyu
reklamında bile “şalgam suyu kırmızı çizgimiz” sloganı, hem de hemşehrimiz olan
Mehmet Şef tarafından kullanılmaktayken…
Hepinize sevgi ve saygılarımı
sunuyorum değerli okurlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder