KRİPTO PARACIKLAR
Son birkaç
gündür kamuoyu dijital-kripto para dolandırıcılığı ile meşgul. 2 milyar dolar
gibi Cumhuriyet tarihinin en büyük miktardaki dolandırıcılığı olan bu olay,
daha öncekilerin ders olmaması gibi yine farkındalık yaratmayacak ve emin olun
yenileriyle daha çook karşılaşacağız.
Hani bir söz
vardır ya "efsaneler ölmez şekil değiştirir" diye bizdeki
dolandırıcılık mevzuarı da aynı bu sözdeki gibi zamana göre şekil değiştiriyor.
1940'lı yıllarda tramvay, Galata kulesi, meydan saatleri ve şehir hattı vapurları
gibi kamusal malları satarak ya da kiraya vererek ünlenen Sülün Osman'dan,
"diğerleri ne faiz veriyorsa 1 puan yukarısı" diyerek milleti
tokatlayan Banker Kastelli'ye, devletin Başbakanını emekli subay derneği
başkanı imiş gibi kandırarak örtülü ödenekten para tırtıklayan Selçuk
Parsadan'dan, çoğunlukla dinine bağlı insanları birden çok kez tokatlayan Jet
Fadıl'a değin onlarca dolandırıcı gördü bu millet. Dolandırıcılar kimi zaman
insanların iyi niyetini, çoğu zaman da kısa yoldan çok para kazanma güdüsüyle
hareket etmelerini sömürerek yaptılar bu işleri... Daha Tosuncuk Namlı Mehmet
Aydın'ın Çiftlikbank adı altında gerçekleştirdiği vurgun yeni yeni gündemden
düşmeyen başlamışken, Tosuncuk'un tokatladığı 500 milyon Türk lirası rekorunu 2
milyar Amerikan doları ile kıran Faruk Fatih Özer ile bir kez daha
dolandırıldığı canım ülkemin insanları. Kötü haber şu ki bu kripto para
borsacılığı hikayesi daha çok canlar yakacak ölçüde bir çorap söküğüne
dönüşecek gibi görünüyor. Tabirimi bağışlayın mahalle bakkalı açmak için bile
binbir türlü prosedürün tamamlanması gerekirken, yardım amaçlı para toplamayı
bir kenara bırakın apartman ve site yönetiminde bile para toplamak kılı kırk
yararcasına incelenirken, şakır şakır para alışverişinin döndüğü bu kripto para
borsası açmak nasıl böylesine kolay olabiliyor anlamak inanın güç. Yasal manada
altyapısı olmayan bir konu olan kripto para borsacılığı özele bakıldığında
tamamen borsa faaliyetini gerçekleştiren kişi ya da kişilerin insafına ve iyi
niyetine kalmış bir süreç. Zira ortada fiziki olarak bir karine olmamasından
dolayı bu işi kotaran kişi şalteri indirince elde avuçta bir şey kalmıyor.
Dolandırılan kişilerde bu durumda gönüllü olarak ödeme yapmışlar gibi bir
garabet durum ortaya çıkıyor. İşin teknik boyutu haricinde asıl incelenmesi
gereken sosyolojik boyutuna gelirsek; insanlar onlarca belki yüzlerce kötü
örnek varken neden hala bu açıkgöz tiplere para kaptırmaya devam ediyorlar?
Son iki
örnekte (Çiftlik bank ve kripto para
borsacılığı) öne çıkan bir cümle var:
"Bunca insan aptal olamaz herhalde dedik ve bizde bu işlere
girdik!" Kısa yoldan çok para kazanma hırsı, bir koyup üç alma gibi
motivasyonlar varken maalesef ne dolandırıcılar biter ne de dolandırılanlar...
Son söz olarak, devletimizin çok geç kalmadan
kripto paralarla ilgili bir yasal altyapı oluşturması şart. Bunu yaparken de
gece yarısı yönetmeliği şeklinde değil konunun uzmanları ve toplumun değişik
kesimlerinin bir araya getirilerek bir konsensus oluşturularak yasal zemin
oluşturulmalı.
Hepinize iyi haftalar
diliyor ve dolandırıcılara karşı uyanık olmanızı öneriyorum değerli okurlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder