Carla Ve Nicolas'ın Birbiri İle Ne İşi Olabilir?
Selam ve sevgiler… Bu hafta “Carla Bruni ve Nicolas Sarkozy’nin asıl olayı nedir?”i irdelemeye çalışacağız biraz. Ama önce, geçen hafta sizlerle âcizane tahminlerimi paylaştığım Oscar ödüllerinden kısaca bahsedelim.
13 dalda Oscar’a aday gösterilen ancak sadece 3 teknik ödülle canı yakılan Benjamin Button’un Tuhaf Hikâyesi Oscar Törenini, Oscarlar Tarihinin Tuhaf Hikâyesi haline dönüştü. Tamam; ben tahminlerimi dile getirdiğim yazıyı kaleme aldığım sırada Slumdog Millionare adlı diğer Oscar adayı filmi henüz izlememiştim. Ve izledikten sonra aday gösterildiği 10 daldan birçoğunda Benjamin Button ile başa güreşeceğine kanaat getirmiştim. Buna rağmen Benjamin Button’un Akademi tarafından bu denli göz ardı edilebileceğini açıkçası hiç kimse gibi ben de beklemiyordum. Özellikle En İyi Erkek Oyuncu dalında, eşcinsel politikacı Harvey Milk’i canlandıran Sean Penn’in Oscar’ı kucaklaması, tam anlamıyla bir sürprizdi ve doğrusunu isterseniz Brad Pitt’e büyük haksızlık yapıldı bence… Bir de yönetmen David Fincher’e… Hayatım filme çekilse yönetmenliğini O’nun yapmasını isteyecek kadar hayranı olduğum David Fincher’e… Akılda kalan tek güzel nokta; Slumdog Millionare gibi sımsıcak bir öyküsü olan ve alabildiğine mütevazı bir filmin, aday gösterildiği 10 daldan sekizinde altın Oscar heykelciğine uzanmasıydı. Kimilerine göre çöküşte olan Hollywood’un Hint kaynaklı Bollywood’a can simidi gibi sarılmasıydı 81inci Oscar Ödülleri seremonisi… Önümüzdeki haftalarda daha ayrıntılı irdeleriz 2008 Oscarlarını. Asıl konumuza geçelim isterseniz…
Hiç düşündünüz mü; Carla Bruni gibi bir kadının, hiçbir çekiciliği olmayan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy gibi bir adamla ne işi olabileceğini?! Ya da tersten bakıldığında; zaman zaman Türkiye’yle sorunlar yaşasa da, gelişmiş ülkeler arasında ayrı bir yeri olan, aşkın anavatanı Fransa’nın Cumhurbaşkanlığı’na kadar yükselmiş bir siyasetçi olan Sarkozy’nin, müzisyen Mick Jagger’dan son günlerde THY’nin reklam kampanyasında kullandığı aktör Kevin Costner’a, dünyaca ünlü emlak kralı Donald Trump’tan bir diğer müzisyen Eric Clapton’a kadar geniş bir erkek portföyüne sahip bir manken eskisi olan Bruni ile ne gibi bir paylaşımı olabilir? Nereden baksanız yan yana olmaları mümkün olmayan bu iki insan 2008’in Şubatında, yani yaklaşık bir yıl önce, Élysée Sarayı’nda evlenerek tüm dünyayı şaşırttı. Cumhurbaşkanlığı’nın ikinci yılında, ikinci eşi olan Cecilia’dan kendisine ihanet ettiği için boşanmış olan Nicolas Sarkozy ile eski erkek arkadaşı Raphael Einthoven’den Aurélien adında evlilik dışı bir çocuk sahibi Carla Bruni’nin evlilikle sonlanan ilişkisi magazin basınını da hayli meşgul etti. Carla basın tarafından, kendisinden 13 yaş büyük olan Sarkozy ile olan evliliği ile ilgili olarak yöneltilen sorulara, gereksizce, ancak insanların tam da istediği şekilde, muhteşem bir cinsel hayatları olduğunu söylemesi bana çok manidar gelmiştir. Buraya kadar anlattıklarım enternasyonal basın tarafından bize ulaştırılanlar. Oysa bu iki ilginç insanın, en az kendileri kadar ilginç olan geçmişleri ve yollarının kesişme zamanlaması insanın aklına soru işareti düşürecek kadar esrarengiz.
1955 doğumlu Sarkozy, Alman Başbakanı Angela Merkel ile birlikte, Avrupa Birliği yolundaki Türkiye’nin önünde her zaman büyük bir engel teşkil eder tarzda bir siyaset izledi. Oysa biraz geriye gittiğimizde Sarkozy’nin dedesinin, İspanya’dan kovularak Osmanlı’ya sığınan Sefarad Yahudileri’nden olduğunu görüyoruz. Sarkozy, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine şiddetle karşı durmasına rağmen ülkesindeki Müslüman ve özellikle Türk toplumunun yeniden yapılanması adına yoğun çaba sarfeden ilginç bir siyasetçi…
Klasik piyanist bir anne ile Pirelli şirketinin ortağı bir babanın kızı olan 1968 İtalya doğumlu Carla Bruni Tedeschi ise, beş yaşından itibaren Fransa’da yaşamış ve daha sonra İsviçre’de kalburüstü bir yatılı okul olan Internatda’da eğitim görmüş aristokrat bir aileden geliyor. 90lı yıllarda podyumlarda fırtına gibi esen, dünyaca ünlü markaların tanıtım yüzü olan Bruni, tam bir “erkek yiyici” olarak biliniyor. 2007’deki Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sarkozy’nin amansız rakibesi Segolene Royal’i destekleyen Carla Bruni’nin, seçimlerden bir yıl sonra Sarkozy ile evlenmesi bir hayli ses getirdi. Sadece “kağıt bebek” olarak değil müzisyen olarak da kariyer yapan “Bayan Sarkozy” için bir yetkili “Carla, Sarkozy için müziği bırakacak biri değil” şeklinde bir açıklama yaptı nedensizce…
Birbirine hiç benzemeyen bu iki insanın bir arada olması zıtların çekimi yasasıyla mı yoksa siyasi bir gereklilikle mi açıklanır orasını bilemem. Ancak şu kadarını söylemeliyim ki Nicolas Sarkozy’nin görev süresi dolduğunda bence bir nevi “görev” olan bu evliliğin de son bulacağı kanaatindeyim. Nedense bu evlilik bana krallıklar, prenslikler dönemlerinden kalma, komşu ülkenin üzerinde etki kurabilmek için, ülkenin prensesinin o komşu ülkenin veliahtına yamanması tarzı zoraki evlilikleri çağrıştırıyor. Siz ne düşünürsünüz?
Bu hafta da bana ayrılan yerin sonuna geldim. Yazılarımı internette karakayatansel.blogspot.com adresindeki kişisel blogumdan da okuyabileceğinizi bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Haftaya görüşünceye değin hoşça kalınız.