Bir Klibin Çağrıştırdıkları
Merhaba değerli okurlar. Bir süredir çeşitli müzik kanallarında ve internette en çok izlenen ve çeşitli medyada üzerinde en çokça tartışma yapılan bir video klipten bahsetmek istiyorum. Seksenlerin sonundan ikibinli yıllara değin müzik piyasasında boy gösteren, çok satan albümleri, olay yaratan klipleri ve sert müzikleri ile önceleri heavy metal, daha sonra ise hard rock dinleyicilerinin gönlünde taht kuran Metallica’nın en son klibinden bahsediyorum.
Bu ayın başında tüm dünya ile birlikte ülkemizde de satışa sunulan en son Metallica albümü Death Magnetic’ten çıkan ilk klip parçası olan ve deyim yerinde ise bir bardakta fırtınalar kopartılan The Day That Never Comes adlı parçanı video klibi söz konusu olan… Klip, Irak ya da Afganistan olduğu kolayca hayal edilebilecek bir çöl atmosferindeki Amerikan askerleri ile başlıyor. Derken kim olduğu belli olmayan bir düşman ile çatışan çöl kamuflajlı üniformaları ile Amerikan askerlerinden biri vuruluyor. Onu zor bela helikoptere ulaştıran takım arkadaşlarından birinin silah ve cephane durumunu kontrol ettiğini görüyoruz daha sonra. Ve Humvee arazi aracına binerek diğer arkadaşları ile devriyeye çıkan bu asker, arazide park etmiş ve motor kaputunu açmış bir araçla karşılaşıyor. Arkadaşının vurulmuş olmasından da etkilendiği anlaşılan asker, elindeki akü takviye kablosu ile kendilerine doğru gelen “yerli” halka mensup şahsı, M16 piyade silahını ona doğrultarak zorla ve yüzüstü yere yatırıyor. O sırada park halindeki araçta çarşaflı birinin daha olduğunu fark ediyor askerler. Onu da araçtan inmesi yönünde zorluyorlar silahlarıyla. Yalnızca gözleri açıkta olduğu için cinsiyeti anlaşılmayan bu kişiye de askerlerce silah doğrultulması klibin kopma noktası… Asırlar kadar uzun gelen bir bekleme sürecinin ardından klibimizdeki “kahraman” asker onların zararsız olduğunu anlıyor ve ekibiyle birlikte onlara yardım ediyor. Klip de burada sona eriyor. Yaklaşık sekiz dakikalık klip müzik kanallarında dönmeye başladığından bu yana epeyce tepki topladı. Askerlerin silahsız sivillere silah doğrultmasının gösterildiği klibin sahibi olan Metallica adeta savaş suçlusu ilan edildi. Oysa bu klipte, Hollywood’un savaş konulu filmlerindeki şovenist yaklaşımla dalga geçildiğini kimseler anlamadı. Ya da ne bileyim, anlamak istemedi. Kendisi de Vietnam’da savaşmak zorunda bırakılmış olan grubun solisti James Hetfield’ın, savaşı öven bir aktiviteye imza atmasının mümkün olmadığını bilmeyen insanlar için fikir yürütmek son derce kolaydı elbet. Zaten klibin başındaki çatışma sahnesinde Amerikan askerlerinin çatıştığı kişilerin kim olduklarının apaçık gösterilmemesi, hâlihazırdaki durumu anlatan bir ironi değil mi? ABD’nin Afganistan’da kendine düşman ilan ederek çarpıştığı güçler, işgali önlemek üzere Ruslara karşı her yönden desteklenen “eski dost” değiller mi aslında? Dolayısıyla klipte esasında “Kiminle savaşıyorsun ki? Bak aslında onlar da senin gibi insanlar” mesajı verilmiyor mu? İnsan görmek istediğini görür. Günümüzde ise gösterileni görüyor ve kayıtsız şartsız doğru kabul ediyor maalesef. Böyle olunca da büyük resmi göremiyor. Şu son günlerdeki Ekonomik Kriz “safsatası” mesela. ABD’de adına mortgage denen kredi ile ev alıp borcunu ödeyemeyen muslukçu Mike’ın bu sıkıntısının Türkiye’deki Öğretmen Mehmet Bey’i etkilemesi biraz ütopik gelse de, birbiri ardına batan (yoksa birileri tarafından batırılan mı demeliydim?) koskoca finans kuruluşlarının başlarına gelen şey, 1929 Büyük Buhranı ile bire bir aynı mı değil mi bunu görmek lazım bence. Geçenlerde izlediğim Zeitgeist adlı belgeselde bu durum ve tarihin tozlu yaprakları arasında yerini almış türlü çeşit olayların aslında nasıl bir dalavereden ibaret olduğu, tasarlanmış bir “Büyük Plan”ın nasıl ince ince işlemeye devam ettiği tüm çıplaklığı ile anlatılmakta. Hangimiz ABD’nin, yapılan gizli bir anlaşma ile Kanada ve Meksika’yla olan sınırlarını kaldırdığından ve yakın zamanda Euro tarzı bir ortak para birimine, Amero’ya geçeceğinden haberdar? Elbette National Geographic’te ya da History Channel’da izleyemeyeceğiniz türden bir belgesel olduğundan bu ve buna benzer bilgileri öğrenmeniz mümkün değil. Zira bize ne verilirse onu almaya alıştık.
Gözünüzü, kulağınızı ve bilincinizi açık tutun, bol bol okuyun ve büyük resmi görmek için elinizden geleni yapın. Ustalardan Metin Uca’nın her zaman dediği gibi “aklınızdan soru işaretlerini hiç mi hiç eksiltmeyin”. Zira bizim değilse bile çocuklarımızın ve hatta torunlarımızın özgürlüğü buna bağlı… Haftaya görüşmek üzere hoşçakalın.
Merhaba değerli okurlar. Bir süredir çeşitli müzik kanallarında ve internette en çok izlenen ve çeşitli medyada üzerinde en çokça tartışma yapılan bir video klipten bahsetmek istiyorum. Seksenlerin sonundan ikibinli yıllara değin müzik piyasasında boy gösteren, çok satan albümleri, olay yaratan klipleri ve sert müzikleri ile önceleri heavy metal, daha sonra ise hard rock dinleyicilerinin gönlünde taht kuran Metallica’nın en son klibinden bahsediyorum.
Bu ayın başında tüm dünya ile birlikte ülkemizde de satışa sunulan en son Metallica albümü Death Magnetic’ten çıkan ilk klip parçası olan ve deyim yerinde ise bir bardakta fırtınalar kopartılan The Day That Never Comes adlı parçanı video klibi söz konusu olan… Klip, Irak ya da Afganistan olduğu kolayca hayal edilebilecek bir çöl atmosferindeki Amerikan askerleri ile başlıyor. Derken kim olduğu belli olmayan bir düşman ile çatışan çöl kamuflajlı üniformaları ile Amerikan askerlerinden biri vuruluyor. Onu zor bela helikoptere ulaştıran takım arkadaşlarından birinin silah ve cephane durumunu kontrol ettiğini görüyoruz daha sonra. Ve Humvee arazi aracına binerek diğer arkadaşları ile devriyeye çıkan bu asker, arazide park etmiş ve motor kaputunu açmış bir araçla karşılaşıyor. Arkadaşının vurulmuş olmasından da etkilendiği anlaşılan asker, elindeki akü takviye kablosu ile kendilerine doğru gelen “yerli” halka mensup şahsı, M16 piyade silahını ona doğrultarak zorla ve yüzüstü yere yatırıyor. O sırada park halindeki araçta çarşaflı birinin daha olduğunu fark ediyor askerler. Onu da araçtan inmesi yönünde zorluyorlar silahlarıyla. Yalnızca gözleri açıkta olduğu için cinsiyeti anlaşılmayan bu kişiye de askerlerce silah doğrultulması klibin kopma noktası… Asırlar kadar uzun gelen bir bekleme sürecinin ardından klibimizdeki “kahraman” asker onların zararsız olduğunu anlıyor ve ekibiyle birlikte onlara yardım ediyor. Klip de burada sona eriyor. Yaklaşık sekiz dakikalık klip müzik kanallarında dönmeye başladığından bu yana epeyce tepki topladı. Askerlerin silahsız sivillere silah doğrultmasının gösterildiği klibin sahibi olan Metallica adeta savaş suçlusu ilan edildi. Oysa bu klipte, Hollywood’un savaş konulu filmlerindeki şovenist yaklaşımla dalga geçildiğini kimseler anlamadı. Ya da ne bileyim, anlamak istemedi. Kendisi de Vietnam’da savaşmak zorunda bırakılmış olan grubun solisti James Hetfield’ın, savaşı öven bir aktiviteye imza atmasının mümkün olmadığını bilmeyen insanlar için fikir yürütmek son derce kolaydı elbet. Zaten klibin başındaki çatışma sahnesinde Amerikan askerlerinin çatıştığı kişilerin kim olduklarının apaçık gösterilmemesi, hâlihazırdaki durumu anlatan bir ironi değil mi? ABD’nin Afganistan’da kendine düşman ilan ederek çarpıştığı güçler, işgali önlemek üzere Ruslara karşı her yönden desteklenen “eski dost” değiller mi aslında? Dolayısıyla klipte esasında “Kiminle savaşıyorsun ki? Bak aslında onlar da senin gibi insanlar” mesajı verilmiyor mu? İnsan görmek istediğini görür. Günümüzde ise gösterileni görüyor ve kayıtsız şartsız doğru kabul ediyor maalesef. Böyle olunca da büyük resmi göremiyor. Şu son günlerdeki Ekonomik Kriz “safsatası” mesela. ABD’de adına mortgage denen kredi ile ev alıp borcunu ödeyemeyen muslukçu Mike’ın bu sıkıntısının Türkiye’deki Öğretmen Mehmet Bey’i etkilemesi biraz ütopik gelse de, birbiri ardına batan (yoksa birileri tarafından batırılan mı demeliydim?) koskoca finans kuruluşlarının başlarına gelen şey, 1929 Büyük Buhranı ile bire bir aynı mı değil mi bunu görmek lazım bence. Geçenlerde izlediğim Zeitgeist adlı belgeselde bu durum ve tarihin tozlu yaprakları arasında yerini almış türlü çeşit olayların aslında nasıl bir dalavereden ibaret olduğu, tasarlanmış bir “Büyük Plan”ın nasıl ince ince işlemeye devam ettiği tüm çıplaklığı ile anlatılmakta. Hangimiz ABD’nin, yapılan gizli bir anlaşma ile Kanada ve Meksika’yla olan sınırlarını kaldırdığından ve yakın zamanda Euro tarzı bir ortak para birimine, Amero’ya geçeceğinden haberdar? Elbette National Geographic’te ya da History Channel’da izleyemeyeceğiniz türden bir belgesel olduğundan bu ve buna benzer bilgileri öğrenmeniz mümkün değil. Zira bize ne verilirse onu almaya alıştık.
Gözünüzü, kulağınızı ve bilincinizi açık tutun, bol bol okuyun ve büyük resmi görmek için elinizden geleni yapın. Ustalardan Metin Uca’nın her zaman dediği gibi “aklınızdan soru işaretlerini hiç mi hiç eksiltmeyin”. Zira bizim değilse bile çocuklarımızın ve hatta torunlarımızın özgürlüğü buna bağlı… Haftaya görüşmek üzere hoşçakalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder