11 Şubat 2009 Çarşamba

014.14/04/2008 Sinopsi (Bolu Gazetesi)

Selamlar… Yirmisekiz – otuz yıl önceydi. Hayal meyal anımsıyorum: Sokaklarda kalabalıklar halinde yürüyen insanlar vardı; dillerinde sloganlar… Farklı bakış açısına sahip diğer gruplarla ölümüne çatışan… Sonra bir gün birileri geldi ve tüm bu insanları izmarit ezer gibi ezdi. Şimdi ortalık yine ısınıyor, görüyorum. Birileri temcit pilavını yeniden ısıtıp sofraya, soframıza getirme uğraşı içinde. Aklımda tek cümle: N’olur bu oyuna gelmeyin gençler!!!
Böyle zor bir dönemde söyleyecek onca söz, haykıracak onca yön var ki, inanın sinema yazmak hiç de içimden gelmiyor. Ama birilerinin umut aşılaması gerek; bu misyonu üstlenecek olanların da umuda ihtiyacı olsa bile!..
Bu hafta sizlerle 2008 yılı yapımı Vantage Point (Bakış Açısı) ve Meet the Spartans adlı filmler ve Testament’in 2008 albümü The Formation of Damnation hakkındaki görüşlerimizi paylaşacağız.
Önce sinema diyelim ve 7 Nisan’da ülkemizde gösterime giren Vantage Point’e bir göz atalım. Pete Travis’in yönettiği filmde Dennis Quaid (The Day After Tomorrow, Frequency, Yours, Mines and Ours ve Great Balls of Fire), Forest Whitaker (The Last King of Scotland’daki Idi Amin rolyle geçen yıl Oscar ödülü almıştı.) ve Matthew Fox (LOST’un Doktor Jack Shephard’ı) başrollerde oynuyor. William Hurt ve Sigourney Weaver da yan rollerde izleyicinin karşısına çıkıyor. İlginç bir kurguya sahip olan film, ABD Başkanı’na yönelik kaçırma ve suikast temelli bir eylemi anlatıyor. Aslını isterseniz film, olaya ucundan başından bulaşan sekiz kişinin bakış açısından, aynı 23 dakikalık periyodun anlatımından ibaret. Dedim ya kurgusu çok değişik ve bu da izleyicideki merak olgusunu ateşleyerek filmi izlenebilir bir aksiyon haline dönüştürüyor. Dennis Quaid yine harika bir kompozisyon çizerek, Başkan’ı kurtarmak adına ölüme kafa tutan bir gizli Servis Ajanı Thomas Barnes rolüyle beyaz perdeye yansıyor. Lost’tan tanıdığımız Matthew Fox ise bir diğer bir Gizli Servis ajanı Kent Taylor rolü ile filmde boy gösteriyor. Barnes ve Taylor ABD Başkanı’nın (William Hurt) yakın koruması olan iki ajandır. İspanya’da düzenlenen bir uluslar arası toplantıda halka hitap edecekken ABD Başkanı vurulur. Daha olayın şoku atlatılamamışken büyük bir patlama ile ortalık daha da karışır. Ajan Barnes’ın, olayların göründüğünden daha karmaşık cereyan ettiğini anlaması çok vakit almayacaktır. “Her güzelin bir kusuru vardır” düsturu burada da geçerliliğini koruyor. Her Hollywood yapımındaki “aksiyondan aksiyona zıplayan fakat ölümcül kazalardan bile birkaç sıyrıkla kurtulan baş karakter” klişesi Vantage Point’te de geçerli. Filmden can alıcı bir diyalog:

Louis : Her şey planlandı mı?
Suarez : En küçük ayrıntısına kadar...
Louis : Ya Başkan? Dublör kullanmadığından emin misiniz?
Suarez : Amerikan kibirinin güzel yanı, bir adım önde olmadıkları bir dünyayı bir türlü hayal edemeyişleridir.

Şunu da belirtmeliyim ki, birbirinden bağımsız gibi gözüken birden çok karakterin bir noktada kesişen hikâyelerinin anlatıldığı filmlerin ve TV dizilerinin ardından Vantage Point biraz “bilindik” gelebilir ancak film 10 üzerinden 7 alır benden. Bu da bir “Bakış Açısı” işte!..
Diğer filmimiz ise yine bu yılın “mahsulü”! 300 adlı epik ve destansı filmi izlemeyen kaldı mı bilmiyorum, ancak bu destansı yapımın komik bir klonu diyebileceğimiz Meet the Spartans sizi çokça güldürecek bunu bilin. Özellikle 300’de Sparta Kralı’nın Pers Elçisi’ni dipsiz kuyuya tekmelediği sahnenin Britney Spears’a uyarlandığı sahnede kopmamak elde değil. Jason Friedberg ve Aaron Seltzer’in yönetimindeki filmde Sean Maguire, Carmen Electra (biri beni durdursun!!!) ve Kevin Sorbo (Zeyna’nın kadim dostu Herkül) başrollerde gözüküyor. Brittney Spears’ın yanı sıra Paula Abdul, Paris Hilton ve Ellen DeGeneres gibi ünlülerle de dalga geçilmiş. Yıllar önce ZAZ Ekibi adı verilen ve David Zucker, Jim Abrahams ve Jerry Zucker’dan oluşan ekibin hazırladığı filmlerle bir furya biçiminde ortaya çıkan “tutan filmlerin ti’ye alınması” tarzı, Scary Movie (Korkunç Bir Film) serisiyle günümüzde devam ediyorken, bu tarza yakın bir anlatımı olan Meet the Spartans çok ilginç gelmeyebilir izleyiciye. Yönetmenler Jason Friedberg – Aaron Seltzer ikilisi Scary Movie serisinin de yönetmeni olduğundan konuya yabancı değiller. Maksat gülmek olsun diyenlerdenseniz eğer, Recep İvedik gibi yalnızca gülmek ise amaç, izlenebilir. Ama 300’deki epik anlatımın ti’ye alındığı hoş bir seyirlik diyebilirim. 10 üzerinden 6,5…
Son olarak heavy metal tarihinin en “baba” gruplarından Testament’in 2008 yılı albümü The Formation of Damnation’a değinmek isterim. 1992 yılı albümleri olan The Ritual’dan bu yana özlemiştim açıkçası Testament’i. Bu albümde; vokallerde Chuck Billy, gitarlarda Alex Skolnick ve Eric Peterson, bas gitarda Greg Christian ve davulda Paul Bostaph yer almış. Aslında grup tarihine baktığımızda bu kadronun çok kuvvetli bir karma olduğu, ancak daha önce grupta çalmış isimlerin yanında sönük kaldığı söylenebilir. Steve Souza, Derek Ramirez, Louie Clemente, John Tempesta ve Dave Lombardo grubun efsanevi geçmişindeki sıkı adamlar. Bu albümde grubun soundunun, vokalden davullara kadar daha sert bir hale geldiğine şahit oluyoruz. Vokalist Chuck Billy’nin yer yer death metal tarzı haykırışları, davuldaki Paul Bostaph’in çift krostaki sağlam performansı övgüye değer. Gitarlardaki Skolnick ve Peterson ikilisinin atışmalı gitar soloları ise zaman zaman dinleyeni dehşete düşürüyor. Henchman Ride, More Than Meets the Eye ve albümün isim parçası The Formation of Damnation en vurucu parçalar olarak öne çıkıyor albümde. Grubun 1989 albümü Practice What You Preach, 1990 yılı albümü Souls of Black ve 1992 albümü The Ritual’ı severek dinlediyseniz, günümüzün “cıvıyan” heavy metali sizi baydı ve daha sıkı bir şeyler arıyorsanız The Formation of Damnation tam size göre…
Bu haftalık ta bu kadar… Her Pazartesi olduğu gibi önümüzdeki hafta başında da sizlerle beraber olma umuduyla, hoşçakalın.

Hiç yorum yok:

161 - 25.09.2025 - DALLAS'TAN TİKTOK'A KUŞAKLARIN İZLEME SERÜVENİ (Göynük Gazetesi)

  DALLAS'TAN TİKTOK'A KUŞAKLARIN İZLEME SERÜVENİ ...