11 Şubat 2009 Çarşamba

003.09.10.2008.Bir Büyük İnsana Veda:Muharrem Çetinkaya

Bir Büyük İnsana Veda: Muharrem Çetinkaya

Söze nasıl başlamak lazım gelir bilemiyorum. Kelimelerin boğazınızda düğümlendiği anlar vardır ya, işte öyle bir andayım. Çok sevdiğimiz, iş arkadaşımız, ağabeyimiz “Muharrem Abi”mizi, hain terör saldırısı sonucu hayatını kaybeden 17 gencecik fidanımızın haberini alışımızın akabinde kaybetmek inanın çok sarsıcı. Şahadet şerbetini kana kana içen atalarının izinden giden isimsiz kahramanlarımıza Allah’tan gani gani rahmetler diliyorum. Onlar sayesinde geceleri rahat uyuyoruz. Ruhları şad olsun.
Yiğit namıyla anılır hesabı, yakın çevresinde “Deli Muharrem” namıyla bilinen Muharrem Abimiz, Şeyh Edebali’nin “atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli denir” deyişini sonuna dek hak eden iyi bir insan, idareciliğin okulla, öğrenmeyle edinilebilen bir olgu değil, Allah vergisi bir yetenek olduğunu karşısındakine hissettiren bir enerjiye sahip çok değerli bir şahsiyetti. Onunla 2001 yılından, aramızdan ayrıldığı günlere değin aynı ortamda çalışmak benim için bir şanstı ve ondan, hiçbir okuldan öğrenmediğim kadar çok şey öğrendim. Çok sevdiği birini kaybettiğinde insan onunla ilgili birçok şeyi anımsıyor. Anımsadıkları insanı kâh buruk bir gülümsemeye kâh hüzne gark ediyor. Muharrem Abimle ortak anılarımı şöyle bir gözden geçirdiğimde hüzün kısmının neredeyse hiç olmadığını fark ediyorum. Ne kadar pozitif bir insanmış, bu denli geç fark ettiğim için üzüldüm yalnızca. Yıllar önce geçirdiği ağır böbrek rahatsızlığını, yurtdışında geçirdiği bir transplantasyonla atlatan Muharrem Abimiz, genç sayılabilecek yaşına rağmen hayattan elde edebileceklerinin neredeyse tamamını, hem de sonuna kadar hak ederek elde etmişti. Hatta yakın zamanda torun sahibi de olmuştu. Büyük oğlunun düğününü anımsıyorum da; Seben ilçemize gelin almaya neşeli bir araç konvoyu ile gitmiş, geri dönüşümüzde biraz yorgun olduğunu hissetmiştim. Buna rağmen kimseye kaşını dahi karartmamış, görevini usulca, ama büyük bir vakarla yerine getirmenin haklı gururu ile devam ettirmişti hayatını.
Bayram tatilinin son günü acı haber bana ulaştığında konduramadım. Çok kötü bir şakaya maruz kaldığımı zannedip; sanki bir an içim geçmiş bir karabasan görmüşüm, zıplayarak uyanmışım ve de hala gördüğüm bu karabasanın etkisindeymişim gibi hissettim. Bir de neyi fark ettim biliyor musunuz değerli okurlar? Eş, dost, akrabayla ilişkilerimizi, sanki ömrümüz bin yılmış kabul ederek ertelediğimizi… Bayram gibi günlerde bile süslü fakat kupkuru bir mesaj ile sevdiklerimizi anmayı matah bir şey sandığımızı… Hayat gailesine kendimizi ne denli fazla kaptırarak, değer verdiğimizi sandığımız her şeyi aslında ne kadar çok göz ardı ettiğimizi…
Cenaze törenine katılan bir ahbabımız, insan selinden o denli etkilenmiş ki, Ramazan Ayı boyunca Teravih Namazlarının bile bu kadar kalabalık olmadığını söylerken şaşkındı. Ne diyelim; Allah bizden daha çok seviyormuş, yanına aldı. Bu vesile ile de Muharrem Abimize son görevlerini yerine getirmek üzere iştirak buyuran herkese şükranlar sunuyorum.
Haftaya görüşmek üzere… Sağ ve salim kalın.

Hiç yorum yok:

161 - 25.09.2025 - DALLAS'TAN TİKTOK'A KUŞAKLARIN İZLEME SERÜVENİ (Göynük Gazetesi)

  DALLAS'TAN TİKTOK'A KUŞAKLARIN İZLEME SERÜVENİ ...