11 Şubat 2009 Çarşamba

016.03/11/2007 Sinopsis

Herkese sevgi ve selamlar sunarak bu haftanın değerlendirmesine başlıyoruz. İki film değerlendirmesi ve sinema dünyasından birkaç küçük haber, bu haftaki sinopsis’in içeriğini oluşturuyor.
Değerlendirmeye gayret sarfedeceğimiz ilk film, Captivity (Dehşet Odası) (imdb puanı: 4,7). Kimliği belirsiz biri tarafından kaçırılarak, hiç tanımadığı bir taksi şoförü ile aynı odaya tıkılan ve türlü çeşit psikolojik işkencelere maruz kalan ünlü manken Jennifer Tree’nin (Elisha Cuthbert) başından geçenlerin anlatıldığı filmin yönetmeni Roland Joffé. Joffé’yi Gary Oldman ve Demi Moore’nin başrolde olduğu The Scarlet Letter ve Super Mario Bros. adlı filmlerin de yönetmeni olarak tanıyoruz. Saw (Testere) serisini andıran, fazlasıyla zayıf hikâyesi ile pek ilgi çekici gelmeyecektir ancak başrol oyuncusu Elisha Cuthbert’in hatırına izlenir. Cuthbert’i 24 adlı dizide Ajan Jack Bauer’in kızı Kimberly Bauer rolüyle hatırlayacaksınız. Çekici yıldız ayrıca, The Girl Next Door (Komşu Kızı) ve House of Vax (Mumya Evi) adlı filmlerde de oynamıştı. Gerilim kategorisinde değerlendirilen bir yapım olmasına karşın, izlerken insanı çok ta germediğini ifade etmeliyim. Joffé’nin çoğunlukla klostrofobik iç mekanlarda çektiği sekanslar ve birkaç dış çekimin varlığı da filmi kurtarmaya yetmiyor maalesef. Elisha Cuthbert’in dışındaki diğer oyuncularsa; Daniel Gillies, Micahel Haney ve Laz Alonso.

Sinopsis’te üzerine birkaç söz etmek istediğim diğer film, bir psikolojik gerilim olan Flight Plan (Uçuş Planı) (imdb puanı: ). Başrolünde Jodie Foster ve Sean Bean’in oynadığı filmde yönetmen Robert Schwentke’nin hikâyeyi, gerçekten usta işi çekimler ve sağlam bir kurgu ile ortaya koyduğunu görüyoruz. Öyle ki bir an geliyor izleyici olarak bir yanılsamanın içinde olduğunuz hissine kapılıyorsunuz. Jodie Foster (Silence of the Lambs – Kuzuların Sessizliği, Contact – Temas) her zamanki gibi mükemmel bir oyunculuk sergilerken, uçağın kaptan pilotu Rich rolünde izlediğimiz Sean Bean de (Equilibrium – İsyan, Lord of the Rings, The Fellowship of the Ring – Yüzüklerin Efendisi, Yüzük Kardeşliği) Foster’dan oyunculukta aşağı kalır bir yanı olmadığını adeta haykırıyor izleyiciye! Başarılı oyunculuk deyince aklıma gelen ilk üç aktör den biridir Sean Bean, Christian Bale ile birlikte. “Üçüncüsü kim?” derseniz yanıtım bir başka Sean olur: Sean Penn… Uçuş Planı’nın konusuna gelince; uçak motorları tasarlayan Kyle Pratt’in (Jodie Foster) kızı Julia ile Berlin havalimanından Amerika’ya doğru yola çıkışı ile başlıyor olaylar. Yakın zamanda ölen eşi David’in naşını ülkesine götürmek üzere, tasarımın takımında yer aldığı uçağa binen Kyle, yolculuğun bir anında kızı Julia’nın kayboluşu ile çılgına döner. Kaptan Pilot Rich de dahil olmak kaydıyla herkesin seferber olmasına karşın, Julia’nın yolcu manifestosunda olmayışı, hiçbir yolcunun da Kyle’nin yanındaki kızına dikkat etmemesi ve Berlin morgundan gelen Julia da babası ile birlikte öldü haberi sonucu kimseler Kyle’ye inanmaz. İnanmadığı gibi de O’nu delilikle suçlarlar. Uçaktaki güvenlik şefi olan Carson’ın gözetimine verilen Kyle’nin vazgeçmeye niyeti yoktur. Bu andan itibaren olaylar değişik bir mecraya doğru yön değiştiriyor. “Katil uşak!!!” tuzağına düşmemek ve izlemeyenlere ipucu vermemek adına fazla ayrıntıya girmiyorum. Şu kadarını söylemeliyim ki film, sağlam bir gerilim. Bir de özellikle büyük kentlerdeki önemli handikaplardan biri olan, çevresinde olan bitenlere gereken dikkat ve önemi vermeme hastalığına da parmak basan, toplumsal bir taşlama kabul edilebilir bu yapım. İzlememiş olanlar varsa mutlaka izlemelerini tavsiye ediyorum.
Gelelim sinema dünyasından kısa kısa haberlere…
Artık komedi filmlerinde oynamayacağını beyan ederek, geçtiğimiz günlerde ülkemizde de gösterime giren Evan Almighty (Aman Tanrım 2)’de oynamayı reddeden lastik suratlı aktör Jim Carrey, 2008 baharında gösterime girmesi planlanan bir edebiyat uyarlamasında boy gösterecek. Charles Dickens’in bir yılbaşını anlatan öyküsünden uyarlanan filmde Carrey, Ebeneezer Scrouch adlı cimri ve huysuz bir ihtiyarı oynayacak.
The Green Mile (Yeşil Yol) adlı Stephen King romanından aynı adla sinemaya aktarılan filmde Tom Hanks ile birlikte başrolde izlediğimiz dev adam Michael Clark Duncan, 2008 yılında vizyona girecek olan Frank Miller filmi Sin City (Günah Şehri)’nin 2 ve 3ncü bölümlerinde de oynaması kesinleşti. İlki 2005’te gösterime giren ve büyük beğeni toplayarak şimdiden bir klasik kabul edilen Günah Şehri, umarız devam filmlerinin klasik rahatsızlığını ihtiva ediyor olmaz.
Hostel, Planet Terror, Hostel II gibi buram buram Tarantino kokan filmlerin genç yönetmeni, Quentin Tarantino’nun kadim çırağı Eli Roth, 2009’da tamamlanması planlanan ve Cell (Hücre) adını alacak olan filmde, bu kez yönetmen değil yapımcı olarak karşımızda… Jennifer Lopez’in oynadığı 200….. yılı yapımı Cell ile yalnızca isim benzeri olması elbette hepimizin dileği.
Bu yıl ……ncisi düzenlenecek olan ve dünyanın en prestijli sinema ödülü olan Akademi Ödülleri, bilinen adıyla Oscar töreninde ülkemizi temsil etmek üzere ABD’ye gönderdiğimiz ……… filmi Takva’nın, En İyi Yabancı Film dalında adaylık yolunda rakipleri de bir bir gün ışığına çıkıyor. Takva henüz aday adayı konumunda, ama umuyoruz ki bu yıl, birkaç yıldır “aday” bile olamadan geri döndüğümüz Akademi’den bu yıl bir ödülle dönelim. Sinemamızın yalnızca M. Ali Erbil’in ya da diğer popüler medya maymunlarının boy gösterdiği saçma filmlerden oluşan bir “piyasa” olmadığının, tam tersine Türkiye’de de sinema anlamında iyi işlerin yapılabildiğinin bir simgesi olacaktır eğer Takva bu ödülü alırsa. Ödül töreninin ….. ülke tarafından canlı yayınlarla izleyiciye ulaştırıldığı da dikkate alındığında, ülke tanıtımı bağlamında da kaymaklı ekmek kadayıfı olur Takva’nın Oscar heykelciğine uzanması.
Bu hafta da hızımı alamayıp sınırlara dayandım. Önümüzdeki Cuma günü görüşünceye değin sağlıcakla kalın, hoşçakalın.

Hiç yorum yok:

161 - 25.09.2025 - DALLAS'TAN TİKTOK'A KUŞAKLARIN İZLEME SERÜVENİ (Göynük Gazetesi)

  DALLAS'TAN TİKTOK'A KUŞAKLARIN İZLEME SERÜVENİ ...